Ya Rab! Senindir tüm ecirler…
Umutsuz ve çaresiz bakışlardı, çocukluğumun hikâyesi,
Sen yanımdan gideli çok olmuştu.
Önce kanıksayamadım, sustum öylece,
Zamanla konuştum birkaç cümle,
Ama hayata tutundum tüm gücümle.
Uykumun en tatlı anıydı saçlarıma dokunuşun,
Sen gelince yanağımda şebnemler açardı,
Menekşeler kokardı o büyük bahçemde,
Bülbüller şakırdı hem gündüz hem de gecemde.
Ve kâbusum olurdu yokluğunla uyanışım,
Yatağımdan koşarak odanı açışlarım,
Hala duruyor yatağına serptiğim gülkuruları,
Ve her gece okuduğun kitap sayfaları.
Anlamıyordum çocukken neden okuduğunu,
Aklım el vermiyordu akan gözyaşlarına,
Ya o secdelerin, seccadeyi yoran başınla,
Bir başkası oluyordun anne! ilmin ve kelamınla.
Önce senle başladı kitabın macerası
Yokluğunda sarıldım içleri gül dolu kitaplara
Sanki hep seni yazmıştı tüm makaleler, öyküler,
Senden dörtlükler yapmıştı dokunaklı şiirler,
Ve sen olmuştu kapağındaki resimler.
Şimdi sensizlik ve gündüzler kâbus değildi.
Tatlı uykumun devamıydı sevgiyle kavradığım kelimeler,
Kitabın anası dediğin kelimeler,
Birbiri ardına dizilen yeminler,
Ona kavuşmayı ve orada, sana kavuşmayı söyleyen metinler.
Hepsi gerçekti anne, seni sen yapan yeminler,
Secdelerdeki bekleyişler ve ellerini kaldırıp ta yalvarışlar,
Ve dudağından, gözyaşın gibi süzülen kelimeler!
‘’Ya Rab! Senindir tüm ecirler!’’ …