Düşün!
Seraba dönmüş duygularına susuzlukla koşarken,
Umutsuz umutlarının yelkenlerini açarken,
Semaya bir göz gezdirip hayale dalarken,
Bir düşün, yokluğunun girdabında varoluşlarını.
Düşün!
Anne rahminde bir nefessiz sabrederken,
İlk çığlığını yorgun düşmüş anneye atfederken,
Bir nefes ile biri sonsuzlara haşrederken,
Bir düşün, bak! Aldığın nefesin bir geri sayım olduğunu.
Düşün!
Varoluşların ilkimidir yoksa son demleri mi kararsız bakışların?
Yoksa yitirilmiş zamanların bir matemi mi ağlayışların?
Ellerini boynuna atıp ta hey hatlı haykırışların,
Bir düşün! Nedendir? Feryadı, figana boğup başkaldırışların.
Düşün!
Kaç sevdayı helake attı acemi, bilgisiz seferlerin,
Kaptanı olduğun o zavallı, kederli söylemlerin.
Hiç incitmedi sanıpta, önemsiz, yüzeysel gülüşlerin.
Düşün, bir dinle! Artık feryat etmekte fikirlerin.
Düşün!
Bir kefen bezi olmuş bembeyaz bedenin,
İlgisiz gözlerle görmez olmuş, mahkûm gözlerin.
Bir sor neden esrarlı? Lal olmuş dillerin.
Bir düşün! Sinende saklı kalmış cevherin.
Düşün!
Hangi sevda omzunda yük olmakta? Yorgun bileklerin.
Haklı mı göğsüne çektiğin esrarlı gergeflerin?
Sineni yakıp yıkan odun hamalı gayretlerin.
Bir düşün! Hangi tarafa meyleder kinayesiz kelimelerin?
Düşün!
Bu kaçıncı sürgün şarkısı sözsüz söylediğin?
Makamını yollara savurup, aslını gizlediğin.
Lalar la, falar la üzerini örtüp, kendinden gizlediğin.
Düşün! Kaç zaman oldu hakkı kendine söyleyemediğin?
Necati ÜN