Hep aynı yüzler ve aynı sahte gülüşler.
Zavallılığın simgesi yalan sözler.
Ya o her yerde gördüğüm boş kimlikler,
Yitirmişti kendini insanca kişilikler.
Bir ahit vardı sözlerin üstünde olan,
Bir yemin vardı sokakları cennet yapan,
Ve bir vefa vardı onurlara onur katan,
Ama çok azdı vefalı olan.
Kır kalemini hâkim, yak kitapları,
Bu dava sende solsun, söndür kıvılcımları,
Kalk ayağa! Kararlar kırsın kürsüleri,
Kürsünün ucundaki insan utansın!
Eğ başını varsa arın, nefsin utansın.
Dik göğsünü ışısın yürekteki sessiz harın,
Sabrını karara kıyamın dağlasın,
Yürü! Yolundan çıkan utansın!
Ahdin kürsüde yakar nefsin şerrini,
İyi anlamış bilmiş düşman kendini,
Taşıdığın o bedendeki nurlu cevheri,
Yak ki parlasın! Görmeyen, istemeyen, küfran utansın!
Çöz düğümünü lal olmasın emellerin,
Taşıdığın bu çağa sığmaz neferlerin,
Ahdini giyip de vefa içenin,
Görmemişse seni kahpe şeytan utansın!
Bir yular, bir ağaçsa tek sırdaşın,
Görmemişse sendeki hakkı, okuyanın.
Okuduğu kitabın kara sayfaları,
Ve seni o ağaca asan utansın!