Zulümle yıkandı bir kez daha topraklar.
Çığlıklar göklerden daha da uzaktalar.
Buharlı bir tren geçti yine kırlardan,
Gürültüsünden ürperen kuşlar, kanat çırpmaktalar!
Kus hadi yüreğinin yasını minik güvercinim,
Kusta büyüsün kayalıktaki küçük yavrular.
Savursunda kanadını diyar diyar,
Diyarları bekleyen yeni muştular var.
Kus yasını kalmasın duymayan,
Doysun zulüm! Doysun da sussun feveran!
Bir kuşan kuşansın yiğit yürekli Müslüman,
Müslüman’ım diyen kullar utansın!
Yaksın nurunu her daim aşkı kuşanan,
Kuşandığı aşkı gören kullar utansın.
Bilsin tüm dünya kitaptadır gerçek insan,
Ben insanım deyip sokakta gezen insan utansın!
Savrulsun yüreklere tek olan argüman,
Bir’i söylesin gizli bir kahraman,
Duysunda hikmeti, vahşi olmuş insan.
Yaşadığı hayatın tadından utansın.
Kazılmıştı toprağı,
Dört köşeden ibaretti tastamam,
Ne mal koyabildi ne de bir canan,
Uzandı sere serpe, bir an,
Uzandığı o nemli topraktan utansın,
Üzerine örtülen örtüden utansın…